Skip to content
Göz Teması Kuramamak - Psikoloji Saati

Göz Teması Kuramamak: Görülmekten Korkmak

Göz teması kuramamak neden olur? Herkesin zaman zaman hissettiği bir durum olmak göz teması kurarken zorlanmak veya sosyal bataryanın azalması; kimi insanlar için aşılması çok zor bir sorun gibi görülebilir. Göz teması, insan iletişiminin en derin ve en temel unsurlarından biridir. Biriyle göz göze geldiğimizde, sözcüklerin anlatamayacağı kadar büyük bir bilgi akışı sağlanır. Ancak bazı insanlar için göz teması kurmak son derece zorlayıcı, hatta kaygı verici bir deneyim olabilir. Peki, neden bazı insanlar göz temasından kaçınır? Bunun arkasındaki psikolojik mekanizmalar nelerdir? Ve en önemlisi, görülmekten neden korkarız?

Göz Teması Kuramamak: Görülmekten Korkmak

Göz teması, insan iletişiminin en derin ve en temel unsurlarından biridir. Biriyle göz göze geldiğimizde, sözcücüklerin anlatamayacağı kadar büyük bir bilgi akışı sağlanır. Ancak bazı insanlar için göz teması kurmak son derece zorlayıcı, hatta kaygı verici bir deneyim olabilir. Peki, neden bazı insanlar göz temasından kaçınır? Bunun arkasındaki psikolojik mekanizmalar nelerdir? Ve en önemlisi, görülmekten neden korkarız?

Göz Teması ve Beyin

Göz teması, beynin sosyal algı ve ödül sistemiyle yakından ilişkili bir dizi nörolojik mekanizma tarafından yönetilir. Beynin “amigdala” bölgesi, tehdit algısı ve duygusal tepkileri düzenler. Göz teması kurduğunda amigdala, karşıdaki kişinin nçini okuma ve durumu değerlendirme görevini üstlenir. Ancak sosyal kaygısı yüksek bireylerde bu sistem aşırı çalışarak tehdit algısını abartabilir.

Bu nedenle, bazı insanlar bilinçli ya da bilinçdışı olarak göz temasından kaçınır, çünkü görülmek onlar için değerlendirilmek, yargılanmak ve eleştirilmek anlamına gelir.

Göz Teması Kuramamak Neden Olur? Kökleri nelerdir?

Göz temasından kaçınma, kişisel tarihçemiz ve psikolojik yapımızla yakından ilişkili olabilir.

1. Çocukluk Deneyimleri ve Bağlanma Stilleri

Erken yaşam deneyimleri, göz teması konusundaki rahatlığımızı büyük ölçüde belirler.

  • Güvenli bağlanma geliştiren bireyler, göz temasının bağ kurucu ve doğrulayan bir unsur olduğunu düşünürler.
  • Kaçınıcı ya da kaygılı bağlanma stiline sahip bireyler ise, göz temasını tehdit edici bulabilir ve bundan bilinçsizce kaçınabilirler.

2. Sosyal Kaygı ve Kendilik Algısı

Sosyal kaygı bozukluğu olan bireyler, göz temasını özellikle yoğun bir kaygı kaynağı olarak deneyimleyebilirler. Çünkü karşısındaki kişinin dikkatinin kendisinde olması, onlar için eleştirilme ya da reddedilme korkusunu tetikleyebilir. Kendilik algısı zayıf olan bireyler, “görülmenin” ardından gelebilecek değerlendirmelerden kaçınmak için bilinçsiz bir savunma mekanizması geliştirirler.

Görülmekten Korkmak ve Kendimizi Kabul Etmek

Göz temasından kaçınmanın temelinde “gerçek benliğimizin görülmesi ve kabul edilmemesi” korkusu yatar. Görülmek, yalnızca fiziksel değil, duygusal anlamda da “ortaya çıkmak” demektir. Ve herkesin en derin korkularından biri, gerçekte olduğu kişi olarak yetersiz ya da sevilmeye değer olmadığını düşünmesidir.

Ancak paradoks şuradır: Kendimizi tam anlamıyla kabul edebilmek için, aslında başka birine ihtiyacımız vardır.

Kör noktalarımızı yalnızca başka birinin aynasında görebiliriz. Yani, kendimizi tam olarak tanımak ve kabul etmek, tek başımıza yapabileceğimiz bir şey değildir. Bu noktada, sosyal ilişkiler, sağlıklı bağlanmalar ve bazen de terapi, bireyin kendiyle barışmasına yardımcı olabilir.

Sonuç olarak, göz temasından kaçınmak yalnızca bir sosyal kaygı belirtisi değil, aynı zamanda “görülmekten korkma”nın bir dışa vurumudur. Ve görülmekten korkmadığımız kadar kendimizi kabul edebiliriz. Ancak bu, kendi içimize dönerek değil, başka biri aracılığıyla mümkün olur.

Başka birine gözlerini dikip bakabilmek, aslında kendimizi görebilme cesaretiyle ilgilidir.

Back To Top