Online tedavi ve çevrimici terapi ile psikolojik destek almanın faydalarını keşfedin. Danışmanlık psikolojisi ve psikiyatri…

Psikologların Psikolojisi: Bizim de Kafamızdan Bir Şeyler Geçiyor
Psikologların psikolojisi nasıldır? Bir psikoloğun gözünden, mesleğin duygusal yükünü ve iç dünyasını samimi bir dille keşfedin.
“Sen psikologsun, senin hiçbir sorun yaşamaman lazım.”
Sen psikologsun, sen halledersin.” Bu cümle dışarıdan kulağa motive edici gibi geliyor olabilir ama bazen içimdeki yardım isteyen tarafla resmen çatışıyor. Çünkü evet, psikoloğum ama bu beni duygusal olarak kurşun geçirmez yapmıyor. Ben de zaman zaman çaresiz hissediyorum, içimden “Birisi de beni dinlese keşke” dediğim anlar oluyor. Ama o an hemen devreye toplumun sesi giriyor: “Sen halledersin.” E peki, ben halletmek istemiyorsam? Ya sadece biri bana da “Anlıyorum, zor olmalı” dese? İşte o zaman kendimle ufak çaplı bir pazarlığa giriyorum: profesyonel tarafım mı konuşacak, insan tarafım mı susacak?
Biz de İnsanız, Bizim de Kafamız Karışır
Psikologların psikolojisi, belki de en az konuşulan konulardan biri. Oysa biz de sabahları bazen uyanmak istemiyoruz. Bazen bir danışanın hikâyesi bizde öyle bir yerimize dokunuyor ki, seans bitince gözümüz doluyor. Üstelik bunu kimseye anlatamıyoruz. Mesleki etik gereği susmak zorundayız. Dinliyoruz, anlıyoruz, çözüm yolları sunuyoruz… Ama içimizde zaman zaman fırtınalar kopabiliyor.
Bir Seans Sadece Danışanı Değil, Psikoloğu da Etkiler
İnsan psikolojisi karmaşıktır, biliyorum. Ama psikoloğun psikolojisi biraz daha farklıdır. Çünkü biz başkalarının yüklerini hafifletmeye çalışırken kendi yükümüzü bazen unuturuz.
Bir danışan kaygılarından bahsederken, ben de kendi kaygılarımı hatırlarım. Bir diğeri “Değersiz hissediyorum” dediğinde, içimden geçen “Ben de bazen öyle hissediyorum” cümlesini sessizce yutarım.
Profesyonellik bunu gerektirir. Ama insanlığımız da hep bizimle kalır.
Psikolog Olmak Duygularını Bastırmak Değildir
Çevremdekiler genelde “Sen duygularını çok iyi kontrol ediyorsun” der. Oysa biz duygularımızı bastırmıyoruz, sadece onların farkındayız ve nasıl yöneteceğimizi biliyoruz.
Evet, bazen öfke hissederiz, kırılırız, üzülürüz… Ama bu duygularla kavga etmek yerine onlara kulak veririz.
Psikolog olmak, duyarsız ya da soğukkanlı olmak değildir. Aksine, bazen o kadar çok hissederiz ki, gece yatağa yattığımızda bazı yüzler, bazı cümleler zihnimizden çıkmaz.
Yalnızlık, Bu Mesleğin Gizli Eşlikçisi
Psikologların psikolojisi üzerine düşününce ilk aklıma gelen şeylerden biri yalnızlık oluyor. Çünkü biz dert anlatan değil, dinleyen taraftayız.
Gün içinde o kadar çok anlatı dinliyoruz ki, akşam eve gelince konuşacak halimiz kalmıyor. Hele bir de iş dışında “Şu konuyu bir sana danışayım” diye gelen dostlar varsa, iş hiç bitmiyor.
Elbette yardımcı olmak güzel. Ama bazen sadece biriyle sessizce oturmak, hiçbir şey çözmek zorunda olmamak istiyoruz.
Terapiye Giden Psikologlar
Evet, biz de terapiye gideriz. Hatta gitmeliyiz. Çünkü başkalarının hayatında bir denge kurmaya çalışırken, kendi iç dengemizi kaybedebiliriz.
Terapist koltuğunun diğer tarafında oturmak, bizim de büyümemize, iyileşmemize yardım eder.
Kendimizi tanımak, iç sesimizi duymak ve sağlıklı sınırlar koymak ancak bu şekilde mümkün olur.
Sonuç: Güçlü Olmak Her Şeyi Bilmek Değildir
Psikologların da zaman zaman kırıldığı, yorulduğu, kendini sorguladığı anlar olur. Biz de hayatla baş etmeye çalışıyoruz; bazen başarılı oluyoruz, bazen tökezliyoruz.
Ama belki de bizi farklı kılan, bu iniş çıkışları fark etmek ve onlardan öğrenmeye çalışmak.
Eğer bir gün bir psikoloğun gözleri uzaklara dalmışsa, bilin ki o da kendi iç sesini dinliyordur. Belki bir danışanını, belki kendi geçmişini düşünüyordur. Ama her ne olursa olsun, o da bir insandır. Ve psikologların psikolojisi de en az danışanlarınki kadar önemlidir.
“Psikoterapi filmleri” başlıklı yazımızı okumak için tıklayın!